23 Şubat 2015 Pazartesi

Ortaya karışık çorba


        "Seher'im seher vakti bülbüllerin nağmeleriyle mütelezziz olan ruhum birden seni arzuladı" Nazan Bekiroğlu anlatıyor 7 sene birbirlerini seven gençler ailelerin nişan düğün yapmasıyla nihayet kavuşurlar. ancak delikanlı evliliklerinin üzerinden henüz üç ay geçmişken savaşa gider ve şehit olur.. O delikanlının Seher'ine yazdığı mektuplardan bir cümle. Kavuşamayan aşıklar, batan güneşler ,eşsiz samimiyet."Muhakkak onların bildikleri bizden fazlaydı"Bakışları keskin. Şimdi başkalarının büyük amaçları var, ince ince dokudukları planları. Bizler küçük piyonlar.Ha gerçi hepimizin amaçları var, da nedense başkalarının hesapları tutuyor hep .Eli boş kalan bizler oluyoruz.
Nasıl imreniyorum eskiye, geçmişe bakınca güzel görünüyor her şey...Sadece güzellikleri hatırlıyoruz. Şükür ki güzellikleri hatırlıyoruz. 

       Bugün hala Kelime Defterini okuyorum, hızlı okuma teknikleri böyle yazarlara işlemiyor sanırım. Her kelimeyi inceden inceye okumak istiyor insan. Bu hikayeyi okurken de öyle içlendim,Seher'e üzüldüm ,yarım kalan aşka, şimdilerde esamesi okunmayan sadakate. Bir de Triyandafila geldi aklıma İskender Pala'nın en sevdiğim yazılarından güzel Despina anne ve şair Kâni , kalan o tek inci tanesi yıllar sonra kesişen yollar ve bir kurtuluş, bir ölüm. Yine aşk yine ayrılık yine sadakat.( Bu arada Aşkname'nin tüm hikâyeleri yaşanmış o sevinçler ve o acılar derinden derine yaşanmış, en okunası kitaplardan) 
Şimdi ne çok seviyoruz ne çabuk bıkıyoruz. Oysa ki sevdayı bir ömür yaşayanların torunlarıyız biz. Çok basitleşti duygular.Hız çağından mıdır ne, insanlar sıkılıyor her şeyden çabucak. Tabi aşklarında eskiyor.Yeni bir aşk lazım diyoruz artık.

 Çoğu genç belki de aşkı o eşsiz duyguyu hiç tadamayacak.Aşık olmak nedir, bir insana bir şehre bir mesleğe bir kitaba bir ... Oysa ki insanı büyüten yegane şeylerdendir bence aşk. Sığ sularda tüketiyoruz ömrümüzü okyanus nasıl bir şey bilemiyoruz. Nasıl bir sel ki akıp gidiyor. İnsanların birazcık durması lazım hepimiz koşuyoruz. Rutin yaşıyoruz. Düşünmüyoruz ne istiyoruz kimin için. Neye göre yaşıyoruz. Ne yapıyoruz,Neden? Hiç düşünmüyor, sorgulamıyoruz. Bir hadi yetiyor binlere, sonra biz dedik sanıyoruz.  Neye göre seviyor kime göre yaşıyoruz. Şimdilerde herkes bir örnek, tek tip. 
      Yine yazdım her telden. Uzun süre sonra üniversite ortamına takılınca çarpıyor sanırım :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder