Bugün Ankara'da yalnız geçirdiğim ilk günüm erken kalktım( sanırım artık erken kalkmak nihayet alışkanlık haline geldi oleey ) kahvaltı vs derken uzun süredir yapamadığım bir şeyi yaptım sessiz sakin tek başıma kitap okudum hem dee Nazan Bekiroğlu ; Kelime defteri nasıl insan kendisini okuyor gibi oluyor. Bu yazarda başka bir şey var insanın içine işleyen böyle yakan durduk yerde ağlatan... her bölümü için ayrı yazı yazılır ya onu geçeyim şimdilik...
Sonra baktım kar yağıyor incedeen ince, durur muyum dışarı çıktım. nüfus cüzdanında Ankara doğumlu yazan ama Ankaraya yabancı biri olarak bilmediğim sokaklarda yabancı değilmişim de hep dolaştığım yerlermiş gibi dolandım en azından yürüdüğüm semti öğrendim Bahçelievler.Fikri Alem diye bir kafe gördüm edebiyatçıyım ya ismi çekti beni sonra merdivenlerden çıkarken o tatlı nostaljik posterler içerisi de bir o kadar şirin.Plaklar gramofonlar tatlı masalar renkli ortam ve hoş müzikler çok sevdim. Zaten Elif hanım da bir o kadar sıcak birisi, sohbet ederken akşam oluvermiş. Bazen söyleşiler de oluyormuş tuttum bu kafeyi sakin bir ortam öyle vıcık vıcık insan dolu yerleri sevmiyorum.
Sonra dönerken baktım kalabalıklar o tarafa doğru yürüyor bi bakayım dedim galiba 7. cadde tam emin değilim hoşuma gitti fena değil gezmelik. Bu arada kar baya hızlandı tabi ben de dönerken bir de düşme tehlikesi atlattım görme engelliler için sarı şeritler gerçekten çok mantıklı da karda kışta düşmeden üzerinde duramıyoruz onların. Bence oldukça tehlikeli buna bir çözüm düşünüp sarı şeritleri kaymayan bir maddeden yapmalılar.
Böylece akşamı edip küçük odama geri döndüm kardan adam vaziyetinde ve soğuktan kızarmış bir yüzle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder